2025-06-20

Hayatın Son Çeyreği: Bir Nefes Gibi Geçen Yıllar

Anonim Alıntı 

Hayatın Son Çeyreği: Bir Nefes Gibi Geçen Yıllar

Hayat, bir nefes gibi geçip gidiyor. Daha dün gibi hatırlıyorum; gençtim, enerji doluydum ve dünya önümde sonsuz bir macera gibi uzanıyordu. Ama garip bir şekilde, sanki üzerinden yüzyıllar geçmiş gibi hissediyorum. Kendime soruyorum: Bütün o yıllar nereye kayboldu? Hepsini yaşadığımı biliyorum, o günlerin anıları, kurduğum hayaller hâlâ zihnimde capcanlı duruyor. Ama bir gün uyandım ve aniden fark ettim ki hayatımın son çeyreğindeyim. Bu gerçek beni öylece vurdu, şaşkına çevirdi. Gençliğim beni ne zaman terk etti, hangi virajda yollarımız ayrıldı?
Hayatım boyunca yaşlı insanlarla karşılaştım, onların hikayelerini dinledim, deneyimlerine tanık oldum. Ama o zamanlar yaşlılık bana çok uzak bir ülkeymiş gibi gelirdi. Hayatımın baharındaydım, ilk çeyrekteydim ve dördüncü çeyrek, hayal bile edemeyeceğim kadar uzak bir masaldı. Oysa şimdi, o masal kapımı çaldı, eşiğimi aştı ve gençliğimi alıp götürdü. Çevreme bakıyorum; arkadaşlarım emekli oldu, saçları beyazladı, adımları yavaşladı. Kimisi artık zor duyuyor, kimisi anlamakta güçlük çekiyor. Bazıları benden iyi durumda, bazıları daha kötü. Ama hepsinde aynı değişimi görüyorum. Bir zamanlar tutkuyla dolup taşan, hayaller peşinde koşan o genç insanlar değiller artık. Şimdi bizler, bir zamanlar hayranlıkla baktığımız, “Bir gün böyle mi olacağız?” diye asla düşünmediğimiz o yaşlı insanlarız.
Bugünlerde banyo yapmak benim için bir hedef haline geldi, inanır mısınız? Eskiden sıradan bir rutin olan şeyler, şimdi bir zafer gibi kutlanıyor. Şekerleme yapmak ise bir seçenek değil, bir zorunluluk oldu. Eğer kendi isteğimle uyumazsam, olduğum yerde sızıp kalıyorum. Ve işte böylece, hayatımın yeni bir bölümüne adım attım. Acılarla, engellerle ve bir zamanlar yapmak isteyip de ertelediğim, yapamadığım hayallerle dolu bir bölüme... Geriye dönüp baktığımda, yapmamam gereken şeyler için içim yanıyor. Keşke demeseydim, keşke yapmasaydım dediklerim bir bir gözümün önüne diziliyor. Ama daha çok, yapmam gereken ama yapmadığım şeyler için pişmanım. Öte yandan, iyi ki yapmışım dediğim anılar da var; onlar kalbimde birer teselli gibi parlıyor.
Eğer siz henüz hayatınızın son çeyreğine gelmediyseniz, şunu bilin ki o gün sandığınızdan çok daha çabuk kapınızı çalacak. Hayat bir rüzgâr gibi esip geçiyor, avuçlarımızdan kayıp gidiyor. O yüzden ne yapmak istiyorsanız, ertelemeyin, şimdi yapın! Çünkü hangi çeyrekte olduğunuzu asla tam olarak bilemezsiniz. Hayatın baharını, yazını, sonbaharını ve kışını yaşayacağınızın bir garantisi yok. Bugünü yaşayın, sevdiklerinize söylemek istediğiniz sözleri söyleyin, yapmak istediklerinizi yapın. Umarım onlar da sizi takdir eder, yıllar boyunca onlar için harcadığınız sevgiyi, emeği görür ve sizi hep güzel hatırlar.
Hayat bir armağan, bir lütuf. Ve bizler bu hayatı nasıl yaşarsak, o da bizden sonrakilere bir armağan olur. O yüzden bu armağanı en güzel şekilde sunun. Hayatınızı dolu dolu yaşayın. Gününüzün kıymetini bilin, küçük bir şeyle bile olsa kendinizi şımartın, gülün, mutlu olun. Size yürekten harika bir gün diliyorum.
Unutmayın ki sağlık, en büyük hazinedir, altın ve gümüşten katbekat değerlidir. Ve şu birkaç şeyi aklınızın bir köşesinde tutmanızda fayda var:
  • Dışarı çıkmak güzeldir, ama eve dönmek daha güzeldir.
  • İsimleri unutmak sorun değil; çünkü bazıları zaten sizi tanımadığını çoktan unutmuştur!
  • Her konuda usta olamazsınız, mesela golf oynamayı asla öğrenemeyebilirsiniz, bu da dert değil.
  • Eskiden yaptığınız şeyler artık sizi heyecanlandırmıyorsa, bırakın gitsin, umursamayın.
  • Yatakta uyumak yerine televizyon açıkken koltukta sızmak bazen daha tatlı gelebilir.
  • Her şeyin bir “açma-kapama” düğmesiyle çalıştığı o basit günleri özlemek çok doğal.
  • Artık daha kısa cümleler kuruyorsunuz: “Ne?”, “Ne zaman?”, “Nerede?”
  • Dolabınız kıyafetlerle dolu, ama yarısını bir daha asla giymeyeceksiniz, bunu siz de biliyorsunuz.
  • Eski şeyler gözünüzde değer kazanıyor: Eski şarkılar, eski filmler ve en güzeli, eski dostlar.
Bu yazıyı eski dostlarınıza gönderin, bırakın okusunlar, gülsünler ve sizinle aynı duyguları paylaşsınlar. Ve şunu asla unutmayın: Önemli olan ne kadar biriktirdiğiniz değil, ne kadar verdiğinizdir. Çünkü bu, nasıl bir hayat yaşadığınızı gösterir.
Son sözüm şu, belki de bu benim hayat bilgeliğimdir: Hayatımıza zaman ekleyemeyiz, bu doğru. Ama zamanımıza hayat katabiliriz. O yüzden her anı dolu dolu yaşayın, sevgiyi, dostluğu, mutluluğu çoğaltın. Çünkü bir gün geriye baktığınızda, keşke değil, iyi ki dedikleriniz kalsın aklınızda.

1 yorum: