2015-05-25

Café Wall Illusion

Café Wall Illusion



https://scratch.mit.edu/projects/682541/


The café wall illusion is a geometrical-optical illusion in which the parallel straight dividing lines between staggered rows with alternating black and white "bricks" appear to be sloped.
It was first described under the name Kindergarten illusion in 1898, and re-discovered by Richard Gregory in 1973. According to Gregory, this effect was observed by a member of his laboratory, Steve Simpson, in the tiles of the wall of a café at the bottom of St Michael's Hill, Bristol. It is a variant of the shifted-chessboard illusion originated by Münsterberg.

In the construction of the optical illusion often each "brick" is surrounded by a layer of "mortar" intermediate between the dark and light colours of the "bricks".

In the first and quite successful attempt at its deconstruction  the illusion was ascribed largely to irradiation, the light spread from dark to bright zones in the retinal image, and indeed the image disappears when black and white are replaced by different colours of the same brightness (isoluminant). But a component of the illusion remains even when all optical and retinal components are factored out. Contrast polarities seem to be the determining factor in the tilt's direction.

Text source: https://en.wikipedia.org/wiki/Caf%C3%A9_wall_illusion



2015-05-22

Neden? Neden? Neden? Neden? Neden?

Sakichi Toyoda 5 kez "Neden?" diye sormamızı öneriyor. Çocuklarımız Sakichi Toyoda'yı tanımaz ama ilkesini bilirler.

Dokunma yavrum...
Neden?

Çünkü sıcak, yanarsın!
Neden?

Çünkü, içinde kaynar su var!
Neden?

Yeteeeeeeeer... Sus... Git başka iş ile uğraş...

Toyota fabrikasından Toyoda 5 kez neden diye sormanın bizi problemin kökenine mümkün mertebe yaklaştırdığını ve derinlemesine anlamamıza yardımcı olduğunu düşünüyor.

Uygulama :

Lap top çalışmıyor.
Neden?

Pili bitmiş!
Pili  neden bitmiş?

Pil ölmüş?
Neden ölmüş?

Her pilin sınırlı şarj sayısı var.
Neden şarj sayısı dolmuş?

Çünkü üç senedir her gün şarj olan bir pil.
Hmmmm...

Uygulama :
Yukarıdaki örneğe benzer bir örnek bulun ve 5 soruda sorunun kökenine inmeye çalışın.

Bu sevimsiz Gifted sözcüğü ne ola?


Gifted kelimesi bana da bir zamanlar sevimsiz gelen bir kelimeydi. Bazı ortak özellikleri ve çözüm önerilelerini kapsadığı için kullanmayı benimsedim, kavram ile ilgilenmeye başladım.

Öğrencileri geçtim, tanıma göre bu yazıyı okuyan velilerin çoğunluğu da gifted tanımına uyar diye düşünüyorum. :) Geri adım yok, bahisleri artırıyorum. :) Yoksa burada işiniz ne? Belki bu gifted yabancı kelimesi "öteki" ile çok özdeşleştiği için itici gelebilir. Tanıdık olmadığı için itici olabilir. Geçmişte ulusal sınavlardan birinde üst %10 içinde yer almış olan herhangi biriniz gifted.

http://www.nagc.org/sites/default/files/Position%20Statement/Redefining%20Giftedness%20for%20a%20New%20Century.pdf

Kullandığım tanım yukarıdaki belgeden ve Wikipedi tanımını yukarıdaki belgeden alıyor.
National Association for Gifted Children: "Gifted individuals are those who demonstrate outstanding levels of aptitude (defined as an exceptional ability to reason and learn) or competence (documented performance or achievement in top 10% or rarer) in one ormore domains. "

Oldukça geniş bir tanım. Üst %10'luk dilimde, belgelenmiş başarı veya başarıyı öngören, öğrenme potansiyelini ölçtüğü düşünülen, standart testlerden birinde üst %10'luk dilimde yer almak.

%10'u çok bulup, %5 diyenler var. Bana göre de %10 çok.

Yukarıdaki tanım nedeniyle gifted yerine, Türkçe olarak genel yetnekli, özel yetenekli veya başaralı kelimleri tek başına yetersiz kalıyor. Gifted denince hepsi veya bir kısmı kapsama giriyor.

Belgelenmiş başarı (competence) olarak çocukların ulusal sınavda üst binde birlik başarısını baz aldığımda, Robert, Üsküdar Amerikan, İstanbul Lisesi, Kabataş lisesi gibi okullarda okuyan   gençlerin tamamı gifted oluyor.

Kimisi diyebilir ki: Başarılı çocukların bazıları;
A.Özel ders aldı,
B Dershaneye gitti,
C Falanca okuldan geldi.
Ama o okullardan, dershanelerden ders alanlar içinde bile herkes üst binde bire, binde ikiye giremedi, kaldı ki tanım %10'u yeterli görüyor.

Şimdi gifted kelimesini yakıştırmada tahmini çekinme sebebi üzerinde düşünüyorum ki haklı çekingeler var. Böyle bir "gifted" etiketi çocuklara zarar verilebilir çekingesi var ve bana kalırsa kısmen haklı. Çabalarını ve adanmışlıklarını azaltabilir çekingesi olabilir. Kelime olarak baktığımızda sanki "gift" bireye verilmiş bir hediye gibi algılanıyor, halbuki anlamı tam olarak öyle değil.   Öğrenebilme, başarabilme biraz da şansa bağlı. Fakat şanslı desem de yine kelimenin anlamını tam karşılamayacak.

Gifted kavramını hem velilere, hem eğitimcilere, hem de gençlere iyi anlatmak gerekiyor. Gifted olmak tek başına hiç bir anlam ifade etmiyor. Tıpkı yüksek bir IQ skoru gibi. İfade ettiği tek bir şey var, o da bu bireyde gelişme potansiyeli olduğu gerçeği. Bu bireyde başarma potansiyeli var çünkü daha önce de başardı. Çünkü A testi başarılı olabileceğini öngörüyor. Çünkü B testi gelişme potansiyeli öngörüyor. Bu kadar öngörü ile sınırlı ama aynı zamanda önemli bir öngörü.
Gifted and Talented bülteninde topladığım yazılar, ana hatları ile gelişme potansiyeli olan bireylere nasıl yardımcı olunabilir ve gelişme potansiyelinin heba olmasına nasıl engel olunabilir konularının etrafında dönüyor. Bu diğer öğrenciler kıymetsiz veya başaramayacaklar demek değil. Hayatta herkes, her yaşta yeni bir şey başarabilir. Önemli olan çaba göstermek. Ancak potansiyel gösteren çocukların eğitimi biraz daha özen gerektiriyor. Onlara kaynak ve kıymet olarak baktığımızda uygun koşullar sağlandığında bir kez başarmışlar, çiçek açmışlar, yeniden, yeniden başarabilirler. İlla başaracakları anlamına gelmiyor fakat başarma şansları var ve bu şansı onlara tanımamz gerekiyor.

Gifted'lerin bir kısmı 2E olarak adlandırılıyor. Bu bireylerin çok güçlü bir yönü, çok zayıf bir özellik ile bir arada bulunuyor. Abartılı bir örnek olarak Rain Man'ı düşünün. Bireyin zayıf yönleri dikkate alınmazsa, her yönde kendisinden başarı beklenirse kırılır. Yardıma ihtiyacı olan başka gifted türleri de var. Özen gösterilmeli. Yardımcı olunmalı. Örneğin "drop out"'lar var... öğretmenlerin sevmediği. Bunun gibi gruplar var gifted olup, yardım ihtiyacı olan, özel itina isteyen. Onlara özel dikkat etmek gerekir. 
Guardian linki gayet güzel. Tanımlar içinde derece derece Mildly Gifted, Moderately Gifted, Highly Gifted , Exceptionally Gifted , Profoundly Gifted var. 

Dilerseniz gifted yerine daha sevimli bir kelime bulmaya çalışabiliriz. Ama maalesef şimdilik böyle bir kelime bulamadım. Önerilere açığım.  İsterseniz uygun kelime buluncaya kadar sözcük olarak gifted kelimesini kullanalım ama kavram olarak içimizden "başarma potansiyeli yüksek birey"  olarak geçirelim.

Son olarak bir arkadaşım başka bir yazışmada bana önemli olan başarmak değil, mutlu olmaktır demişti, kendisi ile %100 hemfikirim.

--
Ref:
http://www.theguardian.com/teacher-network/teacher-blog/2012/may/09/teaching-gifted-and-talented-pupils

2015-05-04

Q&A


  • I describe myself as pessimistic. Although I always had good luck.
  • I describe myself as pessimistic because I usually see the nagativities larger than positivities.
  • I usually feel insecure.
  • I am disloyal, disobedient but reliable.
  • I am afraid of facing dangers. Coward? Yes.
  • I was able to program in BASIC, PHP and write HTML 1.0, 2.0. Design MySQL databases. Only HTML is fresh. But it is not HTML 5.0 Happily old HTML still works.
  • I am persistent.
  • I am imaginative.
  • I think I can do better in following regarding my friends. HTML, Photography, Ultrasound,
  • When I recieve a compliment, I think about it. Do I deserve it or is there a hidden agenda. Shall I accept and enjoy or should I be suspicious.
  • In group conversations I usually find hard a situation to speak. Sometimes I am hard to silenced.
  • I am usually the listener.
  • Some people find me irritating. I know the sources of irritation: Request to change the routine is main source of irritation, Sometimes I am capricious and challenging. I do my best to decrease sources of irritation and being melow.
  • I can cope with the feeling of dislike as long as I am not in complete segregation. Complete segregation is painfull and something I can not cope with.




2015-05-02

Öğrenme, unutma ve tekrar kavramları üzerine bir grafik...


Bu grafiğin öğrenme, unutma ve tekrar kavramları üzerinde düşünmemize yardımcı olacağını umuyorum.  Herkes öğrenebilir. Öğrenme şekli, hızı ve tekrar sayısı kişiye göre değişir. Zeki öğrenciler ve öğrenme güçlüğü çeken çeken çocuklar için ders programı hız ve tekrar aralıkları tabii ki farklı olmalı. Bir öğretmen, bir okul "biz çocuklara her türlü bilgiyi veriyoruz"; "kabiliyeti olan alır" dediğine, şu üç parametreyi düşünmeliyiz. Konular hangi hızda/ anlaşılırlıkta anlatıldı. Anladılar mı? Sıkıldılar mı? Hangi periyotlar ile tekrar yapıldı. Unuttular mı?

Bu kavramları hem tek ders, hem yıl içi, hem bir dönem (örneğin lise dönemi) için ayrı ayrı düşünmeliyiz geçen sene, evvelki sene anlatılanların unutulmuş olabileceğini düşündünüz mü?